İngilizler üzerine
güneş doğmayan imparatorluk çalışmalarını yaparken en ilgilendikleri şeylerden
birileri de Hindistan ve Uzakdoğu
sömürgelerinin güvenliğini sağlamaktı. Bunu sağlamak içinde Arabistan
yarımadası ve mısır’ın kontrolünü sağlaması gerekiyordu. Fakat karşısında
önemli bir düşman vardı: Osmanlı imparatorluğu. Osmanlı’yı savaşlarla yok
edemeyeceğini düşünen İngilizler Araplarla ittifak kurmak istediler. Fakat
Araplar halifeye başkaldırmak istemiyorlardı. Fakat İngilizlerin şans yüzlerine
güldü. 1700 ‘lü yılların başlarında arabistan’ın necd bölgesinde abdülvahhab
ortaya çıktı. Sünni ve şii akımları reddederek kendi görüşlerini yaymaya
çalışıyordu. Görüşleri yüzünden hiçbir yerde barınamasa da İngiliz ajanlarının
dikkatini çekti. Bir kadın İngiliz ajanına aşık olması sağlanarak İngilizlerle
işbirliği yapması sağlandı. Vahhab’ın bir tek görevi vardı: İslam dinin bozarak
Araplarla Osmanlı arasındaki bağı koparmak. Görüşlerini yaymaya başladı. Türbe
ziyaretleri ve evliyalardan medet ummanın kafirlik olduğunu iddia etti. Bu
şekilde yapanların kafir olduğunu ve yandaşları tarafından öldürülmelerinde bir
sakınca olmadığını iddia etti. Bu yüzden binlerce masum Sünni katledildi.
Özellikle hac aylarında kabe ve civarına saldırarak binlerce müslümana zarar
verdiler. Daha sonra Osmanlıya karşı vahhabi-suud ailesi ittifakı kuruldu.
Suudlar arabistanın en büyük boylarından
olan aniza boyuna mensuptular. Kökenleri hayber Yahudilerine dayanmakta olup
Yahudi kökenlidir. Kuveyti yöneten sabah ailesi de aynı kökenden gelmektedir.
Suud- vahhabi ittifakı 1746 yılında osmanlı’ya cihat ilan ettiler. 1800 lü
yılların başında kerbelaya yürüyüp şehri
ele geçirdiler. Binlerce şii’yi katledip hz. Hüseyin’in türbesini yakıp
yıktılar. Daha sonra taif’i ele geçirip binlerce müslümanı katlettiler. 1.
dünya savaşı’nda Osmanlı
imparatorluğu bölgeden çekilince
İngilizler Arabistan yarım adasının kontrolünü Suudilere bıraktılar. Suudiler
kontrolü ele geçirmek için 40.000 müslümanı katlettiler. 1930 ‘ yıllardan
itibaren amerikan ilgisini üzerlerine çektiler. Çekme sebepleri ‘petrol’ idi.
Gelişen ilişki sayesinde şu anda Suudi petrollerinin % 90’ ı rockfeller ve
rothschıld ailelerinin kontrolünde olan exxon,bp,shell,texaco,dutch gib
şirketlerin kontrolündedir. Yani suud ailesi illuminatinin petrol ve para
kasasıdır. Suudi petrolleri dünyanın en kaliteli petrolleridir. Ayrıca
illuminati Suudi kontrolü sayesinde opec’teki petrol fiyatlarını kontrol eder.
Hatırlanırsa 2008 krizinden önce petrol fiyatları yapay şekilde 150 dolar
civarlarına çekilmiş ve ülkeler neredeyse krize sürüklenmiştir. Arap baharı
bütün diktatörleri yerlerinden ederken Suudi ailesini etkilememesi manidardır.
1940 lardan itibaren amerikan operasyonlarının arkasında
suud ailesi vardır. Mısırda nasır’ın devrilmesi,saddam’ın iran’a karşı
kışkırtılması,kuveyte girmesi gibi olaylar hep suud ailesi tarafından
desteklenmiştir. Ailenin zayıf yönünü ise akşam yazarı hüsnü mahalliden
alıntılayalım:
-Suudi Arabistan denilen ülkenin gerçek adı Necd ülkesidir
ya da Arap yarımadasıdır. İngilizlerin desteğiyle 1880 yılından itibaren
Osmanlı'ya karşı ayaklandırılan Suud Ailesi ülkeyi ele geçirince adını Suudi
Arabistan olarak değiştirdi. Bu krallığın kurucusu Abdülaziz El Suud kendini
kral ilan etti. 41 kadınla evlenen kral hazretlerinin 36 erkek ve 27 kız çocuğu
oldu. Bu erkek ve kızlardan ve onların çocuklarından şimdiye kadar doğanların
sayısı yaklaşık 6 bin prens ve prenses. Günlük tüm harcamaları devlet
tarafından karşılanan bu prens ve prenseslerin ülke bütçesine maliyeti yıllık 2
milyar dolar. Ama toplam servetleri bir trilyon dolardan fazla. Örneğin Savunma
Bakanı da olan Prens Sultan'ın serveti yaklaşık 80 milyar dolar olarak tahmin
ediliyor. Bu servetin kaynağı askeri ihalelerden elde ettiği komisyonlardır.
Suudi kraliyet ailesinin serveti ile ilgili Arap ve Batı medyasında çok egzotik
hikayeler okuyabilirsiniz.
-İktidarı babasından devralan Suud Bin Abdülaziz'in ise 54 erkek ve 57 kız çocuğu oldu. Eş sayısı ise bilinmemektedir.
-Üçüncü Kral Faysal'ın eş sayısı 7 ve bu 7 kadının doğurduğu çocukların toplam sayısı 18 (8'i kız).
-Dördüncü Kral Halid 5 kadın ile evlendi ve 10 çocuğu oldu.
-11 kadınla evlenen Kral Fehd'in de 10 çocuğu olmuştu...
-Şimdiki Kral Abdullah ise 18 kadınla evlendi ve 33 çocuğu var.
Böyle bir ailenin yönettiği karanlık ve çok tehlikeli Suudi Arabistan ülkesi ABD'nin tüm bölge planlarında en önemli stratejik müttefiktir. Ama bazı Arap ülkelerinde 'demokrasi baharı' estirmeye çalışan ABD demokrasi rüzgarının bu ülkeye uğramasına 100 yıldır izin vermiyor ve vermeyecektir. Bu gerçeğin bunca net ve mutlak olmasına rağmen bazılarının 'Arap Baharı'na inanması şaşırtıcıdır.
-İktidarı babasından devralan Suud Bin Abdülaziz'in ise 54 erkek ve 57 kız çocuğu oldu. Eş sayısı ise bilinmemektedir.
-Üçüncü Kral Faysal'ın eş sayısı 7 ve bu 7 kadının doğurduğu çocukların toplam sayısı 18 (8'i kız).
-Dördüncü Kral Halid 5 kadın ile evlendi ve 10 çocuğu oldu.
-11 kadınla evlenen Kral Fehd'in de 10 çocuğu olmuştu...
-Şimdiki Kral Abdullah ise 18 kadınla evlendi ve 33 çocuğu var.
Böyle bir ailenin yönettiği karanlık ve çok tehlikeli Suudi Arabistan ülkesi ABD'nin tüm bölge planlarında en önemli stratejik müttefiktir. Ama bazı Arap ülkelerinde 'demokrasi baharı' estirmeye çalışan ABD demokrasi rüzgarının bu ülkeye uğramasına 100 yıldır izin vermiyor ve vermeyecektir. Bu gerçeğin bunca net ve mutlak olmasına rağmen bazılarının 'Arap Baharı'na inanması şaşırtıcıdır.
Suudi ailesinin şu anda 5000 den fazla üyesi var. Medyaya yansımasa
da çok sert taht mücadeleleri sürüyor. Aileden genç yaşta sebepsiz yere ölen Biray
sayısı fazla. Ailenin kalabalık olması illuminatinin işini kolaylaştırıyor. Çünkü
kendilerine en iyi hizmet edenler önemli noktalara geliyorlar.
Suudilerin ve vahhabiliğin illuminatinin emrinde İslam dünyası içinde açtığı yaralar şöyle sıralanabilir:
1-) Müslümanların değer verdiği sahabi ve velilerin
mezarları yerle bir edilmiştir.
2-) vahhabiliğe inanmadıkları için binlerce Sünni ve şii
öldürülmüş veya sakat bırakılmıştır,
3-) 200 yıldır İngiliz ve amerikalıların İslam dünyası
üzerindeki operasyonları bu aile üzerinden yürütülmüştür.
4-) vahhabiliğin dünya üzerinde yayılması için mücadele
ediyorlar. Zulme uğramış veya fakir İslam ülkelerinde yardım adı altında
vahhabilik propagandası yapıyorlar. bosna,afganistan,çeçenistan örneklerden bazıları
5-) vahhabi olmayanların malları ve canları helal.(bunu
nerden hatırlıyoruz acaba)
6-) radikal İslamcı gruplar kurarak masum insanların
öldürülmesi ve islamın kötü gösterilmesi vahhabiler tarafından sağlanıyor.
7-) Müslüman ülkelerinin dini kurumlarının ve ilahiyat
fakültelerinin ele geçirilerek sapkın yayınlarla bilinçli vahhabi propagandası
yapılıyor. Etkin vakıfları var. Bu vakıflarla Sünni İslam ve tasavvuf etkin bir
şekilde eleştiriliyor.
8-) Mekkeyi ve medineyi tamamen vahhabileştirmek istiyorlar.
mali timbuktu'da vahhabi el ensar grubu cami ve türbelere saldırdı.
HALİT SARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder