8 Eylül 2012 Cumartesi

ÜLKE VE ŞEHİR ADLARININ KÖKENLERİ

biraz da olsa yabancı dil bilenlerimiz bilir. bazı şehir adları, bazı ülke adları bizde kendi kullanımından farklı kullanılır. mesela bütün dünya london derken biz londra diyoruz. bu değişiklikler nereden kaynaklanıyor şimdiye kadar hiç merak etmediniz mi acaba. gelin beraber araştıralım:

ingiltere ve londra kelimeleri bize italyancadan geçmiş.- tere eki italyancada bizde kullanılan -istan ekiyle aynı manada kullanılıyor. yani ingilizlerin yaşadığı yer anlamında. londra'da ingilizce de kullanıldığı anlamıyla london değilde italyanca'da kullanılan londra şeklinde geçmiş.(1)


"Suriye" adının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, ismini Asur İmparatorluğu’ndan aldığı ve "Asuriye" adından geldiği düşünülmektedir.
"Lübnan", İbranîce bir isimdir ve "beyaz dağlar" demektir. Lübnan Dağları eteklerindeki karlar 12 ay boyunca erimediği için bu coğrafyaya "Lübnan" denmiştir. 

"Irak" kelimesinin ise Arapça’da "kıyı" ve "alçak ülke" olmak üzere iki ayrı anlamı vardır. Bu ülkeye bu ismin, ikinci anlamından dolayı verildiği ihtimali daha kuvvetlidir. 

"İran", isim olarak "Aryan" isminden gelmedir. "Aryan" ( Arîyan ), yani "Arî ırktan olan","Hind – Avrupa dil âîlesinden gelen milletler" anlamındadır.

 "Pakistan" kelime olarak "temiz insanlar ülkesi" anlamına geliyordu. Aynı zamanda "Pakistan" ismindeki her harf, bir şifreydi. Çünkü her harf, ülkenin bir eyâletini simgeliyordu. Şöyle ki: "PAKİSTAN" ismindeki "P" harfi Pencab eyâletini, "A" harfi Afgan Bölgesi'ni, "K" harfi Keşmir eyâletini, "İ" harfi halkın dini olan âzîz İslâm dinini ( aynı zamanda ülkenin can damarı olan İndus Nehri’ni ), "S" harfi Sind eyâletini, "-tan" eki ise Belucistan eyâletini simgeliyor. Yani "PAKİSTAN", bütün bu isimlerin kısaltılmışı oluyordu: "Pencab + Afganî + Keşmir + İslâm + Sind + belucisTAN = PAKİSTAN".

Hindistanlılar ülkelerine "Bharat" derler. Ancak tüm dünya onlara "Hindistan" ( India, Inde ) diyor. Bu isim, İndus Nehri’nden geliyor.
"İndonesia" ( Endonezya ), Yunanca bir isimdir ve "Hindistan Adaları" demektir.
Japonlar ülkelerine "Nippon" derler. Bu, "güneşin doğduğu ülke" demektir. Kelimenin Çincesi "Japuen" şeklindedir ve dünyaya bu şekliyle yayılır: Japonya.
"Korea" ( Kore ), Kore dilinde "sabahın sessizliği" demektir. Ayrıca bu topraklarda bir zamanlar Koryo İmparatorluğu vardı. "Koryo" sözcüğü "yüksek derecede güzelliklerle dolu ülke" demektir.
Çinliler ülkelerine "Zhông - Hu" derler. Bu isim, "Orta İmparatorluğu" ( Merkez İmparatorluğu ) demektir. Çinliler kendi ülkelerini "dünyanın merkezi" olarak gördükleri için ülkelerine bu adı vermişlerdir. 
 "Rusya" isminde ise çok ilginç bir durum vardır. Eskiden, bu topraklarda yaşayan İsveçliler’e "Rus" denirdi. Yani "Rusya", aslında "İsveçliler’in ülkesi" demektir. 
 "Azerbaycan" adının kaynağı, Farsça’daki "azer" ( ateş ) ve "baykan" ( bekçi ) sözcükleridir; "ateş bekçisi". 
 Rusya, Kafkasya, Türkiye ve Yunanistan, Asya – Avrupa sınırının geçtiği yerlerdir. "Avrupa" ( Europe ), Yunanca’daki "erebos" ( batı ülkesi ) kelimesinden doğmuştur. Anlayacağınız, "Asya" kelimesi Asurca’da "doğu" anlamına gelirken, "Avrupa" kelimesi de Yunanca’da "batı" anlamına geliyor. Yani biz "Asya - Avrupa" dediğimizde, aslında "doğu - batı" diyoruz. 

Arnavutlar ülkelerine "Shkipërie" derler. Bu isim onların dilinde "kartal ülkesi" anlamına gelir. Kırmızı Arnavutluk bayrağının üzerinde de çift başlı siyâh kartal vardır.
"Yugoslavya", bu dilde "Güney Slavya" demektir.
"Bosna - Hersek", ismini başkent Saraybosna’dan geçen "Bosna" Nehri ile "hükümdarlık" anlamına gelen "herzegowina" kelimesinden alır. "Bosnia - Herzegowina", yani "Bosna Hükümdarlığı".
"Polonya" ülkesine adını veren "poleni" kelimesi Slavca’dır ve "köylü" demektir. Leh halkının yaşadığı bu ülkeye eskiden "Lehistan" diyorduk.
Norveçliler ülkelerine "Norge" derler. Bu sözcük, denizcilerin parolasıydı. "Norge" (Norveç ), bu dilde "Kuzeye! Daha kuzeye! Daima kuzeye!" demektir.
"Danimarka", adını Hristiyanlık öncesi kralları olan Dan’ın isminden alıyor. 

Almanlar kendilerine "Deutsch", Almanya’ya da "Deutschland" derler. "Deutsch" ( Alman ) kelimesinin kökeni, Eski Almanca’da "halk" anlamına gelen "diota" sözcüğüdür. Gotça’daki "thiuda" ve Cermence’deki "theude" sözcükleri de aynı anlamda kullanılıyordu.
Bugünkü Avusturya, 800’lü yıllarda Frank İmparatorluğu’nun doğu toprakları olduğu için "Österreich" ( doğu imparatorluğu ) dendi. Büyük Karl, buraya "Ostmark" diyordu. 

Üç resmî dili olan İsviçre’nin Almanca adı "Schweiz", Fransızca adı "Suisse", İtalyanca adı "Svizzera"’dır. Ülke, ismini memleketin ortasındaki "Schwyz" kantonu ve şehrinden alır. Tıpkı Türkler’in Féz şehrinden yola çıkarak bütün Mağrib ülkesine "Fas" dedikleri gibi. İsviçre’nin bir ismi de "Helvestika" olup, ülkenin uluslararası trafik işareti olan "CH", bu Helvestika Konfederasyonu’nun başharfleridir.
"İtalya", ismini Romalılar zamanında yaşayan İtalikler’den alıyor. Eğri yazılan harfler için kullandığımız "italik" sözcüğü buradan geliyor. 

Romalılar, Belçika’da yaşayan Kelt – German halka "Belgae" diyorlardı ve burada "Gallia Belgica" adında bir vilâyet kurmuşlardı. "België" ( Belçika ) adı buradan geliyor.
% 40’ı deniz seviyesinin altında olan Hollanda’nın orijinal adı olan "Nederland", kelime olarak "alçak ülke" anlamına geliyor. Ülkede bir tane bile dağ yoktur, topraklarının çoğu sonradan su üzerine ekilmiş ve bu şekilde ülke büyütülmüştür. Görüldüğü üzere Hollanda ve Irak, "adaş" ülkelerdir, ikisinin de ismi "alçak ülke" demektir. Nederland ( Hollanda ) Flamanca, Irak ( Irak ) ise Arapça. 

İspanya’da bir zamanlar İslam’ın egemen olduğu "Endülüs" coğrafyası, adını burayı 411 yılında işgal eden Vandallar’dan alır. "España" ( İspanya ) ise, Fönce’de "tavşanlar sahili" anlamına gelen "hispania" kelimesinden gelmedir.
"Portugal" ( Portekiz ) isminin nereden geldiği konusunda iki ayrı görüş vardır. Birinci görüşe göre, "Portugal" kelimesi Latince’de "sıcak liman" anlamına geldiği için ülkeye bu isim verilmiştir. Diğer görüşe göre ise, bugünkü Porto şehri yakınlarında bulunan ve Romalılar’dan kalma "Portus" ve "Cale" adlarındaki iki yerleşim biriminin isimlerinin birleşiminden oluşmuştur. 
 Faslılar ülkelerine "Mağrib" derler. Arapça’dır ve "batı" demektir. Yani Fas ve Avrupa "adaştır". 

"Cezayir" adının kökeni, Arapça’da "yarımada" anlamına gelen "cezîre" sözcüğüdür. Görüldüğü gibi Cezayir, ülkemizde, Şırnak vilâyetimizde bulunan Cizre ilçesiyle "adaştır". Mezopotamya’nın Arapça adı da "Cezîre"dir üstelik.
"Tunus", adını ülkenin başkenti olan "Tunis" şehrinden alır.
"Libya" adının kökeni, Eski Mısır dilindeki "lebu" kelimesidir. Mısırlılar, önce batı tarafındaki Berber kavimleri için, sonra da tüm Kuzey Afrika kıyıları için bu ismi kullandılar.
Mısır'ın İslâm öncesi adı "Kemet" idi ve bu isim, "siyâh ülke" anlamına geliyordu. İslâm'dan sonra "Mısır" adı doğdu. Mısır, 640 yılında İslâm'ın egemenliğine girdi. Mısır'ı fetheden Amr ibn-i Âs komutasındaki müslümanlar, bu toprakların derin tarihî ve felsefî köklerine hayran kaldılar. Fethettikleri ülkenin, medeniyetin beşiklerinden biri olduğunu, varsıl bir tarihî geçmişinin ve semiz bir kültür birikiminin bulunduğunu gördüler. Bu yüzden bu topraklara "Misr" ( Mısır ) adını verdiler. Peki neden ? "Mısır" ne demekti, bu sözcük ne anlama geliyordu ? Bu isim, bu ülkeye verilen gerçekten muhteşem bir isimdi. Şöyle ki: "Mısır" adı, üç harften oluşan bir addır. Bunlar, "Mim" ( M ), "Sad" ( S ) ve "Ra" ( R ) harfleridir. Her harf, ülkenin geçirdiği ve ülke halkının yaşadığı bir tarihî süreci anlatır. Mısır halkı, tarihinde çok büyük zorluk ve çileler, çok büyük eziyetler ve meşakkatler yaşadılar. Birinci harf olan "Mim" ( M ) harfi, "meşakkat" içindir; ülkenin tarihindeki birinci süreci ifâde eder. Peki Mısır halkı, bu zorluklara, çilelere, meşakkatlere boyun mu eğdi? Hayır, onlar bu meşakkatlere karşı hep direndiler, sabr ve sebat ettiler. İkinci harf olan "Sad" ( S ) harfi, "sabr" içindir; ülkenin ikinci sürecini ifâde eder. İşte bu sabırlarının, sebat ve dirençlerinin, teslîm olmayışlarının karşılığı olarak Mısır ülkesi medeniyete ve refâha kavuştu. Sabırlarının karşılığını gördüler. Üstün bir medeniyet ve refâh bir toplum kurdular. Üçüncü harf olan "Ra" ( R ) harfi, "refâh" içindir; halkın yaşadığı üçüncü ve son süreci ifâde eder. "M – S – R" ( Mim – Sad – Ra ) harflerinden oluşan "Mısır" adının anlamı işte budur: "Meşakkat – Sabr – Refâh". Bütün dünya aynı şekilde ülkeyi bu mükemmel isimle, "Mısır" ismiyle anarken, hayret vericidir ki, Batılılar ( yani Beyaz Adam ), bu ismi hiçbir zaman kullanmadı. Batılılar, "Mısır" adını kullanmaktan her zaman kaçındılar. Onlar bu ülkeye başka bir isim taktılar ve kendilerini, kendi uydurdukları bu isimle avuttular. İngilizler ve Fransızlar "Egypt", Almanlar "Ägypten", İspanyollar "Egipto" dediler. Diğer bütün Avrupalılar da buna benzer isimler kullandılar. Niye mi? Şunun için: Bildiğiniz gibi Mısır'da hristiyan bir azınlık vardır ve bunlara "kıptî" denir. Batılılar bu hristiyan kıptîler'i her zaman için ülkenin asıl sahipleri olarak görmek istediklerinden ülkeyi bu isimlerle andılar. "Egypt, Ägypten, Egipto" isimlerindeki "-gypt, -gipt", işte bu "kıptî" ( kıptî ) anlamındadır. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için, daha önce bu sitede yayınlanan "Mim – Sad – Ra" adlı yazımıza bakılabilinir )
Yanlış bildiğimiz bir şeyi daha burada zikredelim: Mısır, sadece bir kıt’ânın ülkesi değildir. Mısır hem Afrika, hem de Asya üzerindedir. Çünkü Sina Yarımadası, Asya toprağıdır. Bizim için Trakya neyse, Mısır için Sina odur.

"Amerika", adını İtalyan denizci Amerikue Vespucci’den alır. Bu isim kıt’âya 1507’de verilmiştir.
"Kanada" adı, ya bir Eskimo dili olan İrokuois dilindeki "kanada" ( köy ) sözcüğünden, ya da kızılderili dilindeki "kanatta" ( şapka ) sözcüğünden geliyor. Belki de ikisi de doğrudur. Çünkü Eskimolar için yurt olan bu topraklar, onlar için "köy"dür, köyleridir. Kızılderililer için ise yaşadıkları toprakların en kuzey coğrafyasıdır, yani "şapka"dır. 
 Meksika", adını Aztek Uygarlığı’nı kuran Méxica halkından alır. Bu halk ise bu adını, aynı isimdeki bir gölden alır. Bu göl kenarında yaşayan kavmin adı olan "Méxica", Aztek dilinde "Ay Gölü" demektir. 

"Venezuela", İtalya’nın Venezia ( Venedik ) şehrinin İspanyolca adıdır ve "Küçük Venedik" demektir.
”Kolombiya", adını Christoph Colomb’dan alır. Bu isim ülkeye 1863 yılında verildi. Yani Colomb’dan 400 yıl sonra. 
 "Brasìl" ( Brezilya ), Amazon Ormanları’nda yetişen ve kırmızı renkli olan bir ağacın kızılderili dilindeki adıdır. Bu ağaç, Portekiz koloniciliğinin ilk on yılında, dışarıya götürülen ( "kaçırılan" desek daha doğru olur ) en önemli üründü. Portekizliler bu ülkeyi kastettikleri zaman bunu bu ağacın adını anarak yaptıkları için, ağacın adı, ülkenin adı oldu. 
 "Argentina" ( Arjantin ) adı, beyaz "keşifçilerin" bu ülkeye taktığı Latince bir isimdir ve "gümüş ülke" demektir. Nitekim ülkenin en başta gelen nehirlerinden birinin adı da "Río de la Plata" olup, İspanyolca’da "gümüş nehir" demektir. 

Son olarak Avustralya ( Okyanusya ) kıt’âsındayız. Dünyanın beşinci kıt’âsı olan "Avustralya" kıt’âsına ilk ayak basan Hollandalılar, buraya "Yeni Hollanda" adını verdiler. Sonra bu topraklara Latince’de "keşfedilmemiş güney ülkesi" anlamına gelen "Terra Australis Incognita" adı verildi. 19. yy’da bu isim kısaltılarak "Australia" ( Avustralya ) şekli verildi.
"Yeni Zelanda", adını Hollanda’nın "Zelanda" ( Zeeland ) vilâyetinden alır. Avustralya’ya "Yeni Hollanda" adını veren Hollandalılar, bu ülkeye de "Yeni Zelanda" adını verdiler ve bu isim sonradan değişmedi; öylece kalıp günümüze dek geldi. ( Küçük bir bilgi notu olsun diye söyleyelim: ABD’nin New York kentinin ilk kurulduğunda adı "New Amsterdam", yani "Yeni Amsterdam" idi. Çünkü şehir, Hollanda’nın başkenti Amsterdam örnek alınarak inşâ edilmişti. )(2)


kaynaklar:
1.http://www.dilforum.com/forum/archive/index.php/t-76213.html
2.http://lapsekili.tr.gg/-Ue-lke-adlar%26%23305%3Bn%26%23305%3Bn-k.oe.keni.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder